http://donuz.com/2011/11/05/new-york-sogugu-wall-street-eylemcilerini-etkilemeye-basladi/
Occupy Together (Birlikte İşgal Et ) ile Gezi parkı benzerlikleri ve farkları :
Her ikisi de
- Mekan olarak parkı seçti ve sahiplendi . ( amerikada Zuccotti park ) parka çadır kurup yerleşti ve orayı benimsediler .
- mekanı sahiplenmek için eylem sonrası temizlik yaptı .
- Facebook ve twitter üzerinden örgütlendi.
- Zamanlama olarak halkın öfke birikimini bekliyorlar ...
- FBI ve Türk hükümeti her iki eylemcilere terörist dedi ..
- Daha çok 30 yaş altı ve düzene karşı her kesimden gençleri örgütledi ...
- Park içine kütüphane yaptı yemekhane duş gibi.
- Devrim tv lerde gösterilmeyecek dediler.
- Biz halkız ve çoğunluyuz dediler siyasi değiliz imajına çok özen gösterdiler .
- Sosyolojik tabanı kapitalizm karşıtı ve hükümet ile sorunlu pek çok kesimi kapsıyor ...
FBI’a göre, “Wall Street’i işgal et” hareketine
katılanlar terörist
Eylül
2011′de ABD’deki sosyal eşitsizliğe karşı yürütülen
protestolar için FBI tarafından “yerel
terörizm” suçlamasıyla soruşturma açıldığı gün yüzüne
çıktı.
FBI’ın ABD ’nin New
York kentinde sosyal eşitsizliği ve ekonomi politikalarını protesto için 17
Eylül 2011’de başlatılan ‘Wall Street’i İşgal Et’ hareketini ‘suç faaliyeti’ ve ‘yerel terörizm’ olarak değerlendirerek soruşturma başlattığı
ortaya çıktı.
Sivil Adalet için
Ortaklık Fonu’nun ele geçirdiği 112 sayfalık belgelere göre, FBI hareketin
hedefindeki bankalar dâhil özel şirket temsilcileriyle görüşmeler
gerçekleştirdi. Belgelerin ‘buzdağının görünen
ucu’ olduğu yorumu yapılırken, örgüt yöneticisi Mara Verheyden-Hilliard
da, “Bu belgeler FBI’ın ülke çapında hareketin barışçıl protestocularını
gözetlediği, izlediği ve haklarında rapor tuttuğunun bir kanıtı” dedi. Eylülde
de FBI’ın harekete ilişkin takip belgeleri Amerikan
Sivil Özgürlükler Birliği tarafından ele geçirilmişti. FBI,
soruşturmanın ‘özel hayatı ihlal etmediğini’ savunmuştu.
Protestocular susturulmaya çalışılıyor
Protestolar
sırasında ABD çapında 6 binden fazla protestocu
göz altına alınmıştı. Son 30 yılın en büyük isyanı olarak nitelendirilen
protestoların, son yıllarda kurulan ekonomik düzene karşı ilk baş kaldırı
niteliği taşıması önem taşıyor. Kurulan kapitalist sistemde, işsizlik sorununun
her geçen gün artmasına çözüm geliştir(e)meyen ABD hükümetleri, bilgi çağında
gelir dağılımındaki eşitsizliği artık gizleyemez duruma geldi.
Tabii bunda teknolojik gelişmeler ve internetin hızla yayılmasıyla artan iletişim
olanakları yatıyor. Google’ın açıkladığı şeffaflık raporlarında Türkiye’nin de
yer aldığı “En fazla içerik kaldırılmasını talep eden”
ülkeler sıralamasında ABD’nin her zaman üst sıralarda yer alması bir tesadüfün
eseri değil. Mevcut duruma karşı sesini yükseltmeye çalışanlarsa sert
müdahalelere maruz kalıyor ve susturulmaya çalışılıyor.
Wall Street’te
başlayan ve önce ABD’ye, sonra tüm dünyaya yayılan işgal hareketi İstanbul’da
da örgütleniyor. Daha önce 15 ve 30 Ekim’de Taksim Meydanı’nda buluşan grup,
ilk ciddi eylem denemelerine girişmiş durumda.
Dünya finans
piyasalarının merkezi maiyetindeki Wall Street’te başlayan isyan İstanbul’a
ulaştı. Finans sermayesine hakim olan %1’in baskılarına daha fazla boyun eğmek
istemeyen %99’un başlattığı eylem kısa zamanda dünyanın her yanında taraftar
toplamış, 15 Ekim’deki küresel işgal çağrısıyla birlikte New York’taki işgal,
dünyadaki diğer finans merkezlerine sıçramıştı. Aynı çağrı üzerine, aktivistler
İstanbul’da da bir araya gelmiş, işgal hareketinin İstanbul ayağını planlamaya
başlamışlardı. 30 Ekim’de yeniden Taksim Meydanı’nda buluşan grup, ilk ciddi
eylemlerine ise bu akşam saat 20 sularında başladı.
Akşam saatlerinde
Taksim Meydanı’nda toplanan grup, döviz ve pankartlarını konuşlandıkları yere
yerleştirdiler. Beraberlerinde getirdikleri karton ve kalemlerle ise farklı bir
yöntemi uygulamaya koydular; halkın kamusal alanda sesini duyurabileceği çağrısı
üzerine, etraftan geçenler boş kartonlara dertlerini, istek ve dileklerini
yazmaya başladılar.
%99’un sesini
yükseltmeye başlayan gruba ise yoğun bir halk desteği var. Taksim Meydanı’nda,
Cumhuriyet Anıtı’nın karşısındaki havuzun önünde konuşlanan eylemciler halkın
sorularını yanıtlıyor, eylemi ve amaçlarını anlatıyorlar. Etraftan geçenler ise
kendilerine sunulan fırsatı değerlendirmek konusunda çekingen davranmıyor; çok
sayıda kişi kartonlara kendi sorunlarını ve isteklerini yazıyor.
Taksim Meydanı’nda
sabahlamayı düşünen grup, talep ve şikayetlerini iletecek halkın ve eyleme
katılacak aktivistlerin desteğini bekliyor.
Buradan
da bir kaç fotoğrafa göz atabilirsiniz.
Aşağıda ise Hakan
Tosun’a ait çalışmayı bulabilirsiniz.
ABD’nin finans
merkezi Wall Street yakınlarındaki Liberty Parkı’nda, ülkedeki ekonomik kriz,
artan işsizlik oranı ve bozulmuş siyasi yapıya bir tepki olarak doğan “Occupy
Wall Street” hareketi, 17 Eylül’den beri sesini duyurmaya çalışıyor. Medya
organlarında kendine yer bulamayan bu muhalif hareketin yayılmasında ilerici
sanatçı ve düşünürlerin payı büyük.
Fakat hareketin
medyaya sızabilmesini sağlayan en büyük pay New York polisinin. Polis,
eylemcilerden Brooklyn köprüsünü kapatmaya çalışan 700 kişiyi tutuklayınca,
Wall Street protestoları haber niteliği kazandı ve sesini daha geniş kitlelere
duyurdu.
Peki nedir bu Occupy
Wall Street hareketinin içeriği?
Sözcüler, “merkezsiz
ve lidersiz hareket” olma özelliklerinin altını çiziyorlar. Şu an için belirli
bir politik duruş sergilemeseler de, bir arada olmanın önemine dikkat
çekiyorlar. Ayrıca Arap Baharı’ndan etkilendiklerini de inkar etmeyen bu
hareket, genel olarak ülkedeki siyasi ve ekonomik sorunlardan, sosyal
eşitizlikten, hükümetin baskıcı iç ve dış politikalarından rahatsız olan ve bu
duruma seyirci kalmak istemeyenlerin oluşturduğu muhalif bir topluluk olarak
tanımlanabilir.
İleri demokrasinin
kalesi olarak gösterilen ve hak-hukuk vaatlerinin deyim yerindeyse havada
uçuştuğu fakat uygulamada (özellikle ABD dış politikasında) vücut bulamayan bir
ülkede böyle bir hareketin yükselmesi, bir çok çevre tarafından umut verici
olarak karşılanıyor. Ancak eylemcilerin politik duruş ve amaçtan yoksun
olmaları, hareketin nereye doğru evrileceği sorusunu beraberinde getiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder