16 Haziran 2013 Pazar


Mustafa Kemal Atatürk Soy Agacı

Müslüman Oğuzların, Tanrıdağı ve Karagöz Yörüklerinden olup, Konya ve Aydın yöresine yerleşmiş bulunan isimler, teker teker yazılı bulunmaktadır. Buradaki, 950 tarih ve 82 numaralı l yazıcı defteri ile 1051 tarih ve 469 numaralı il yazıcı defterinde Anadolu’dan Rumeli’ye geçen Türk boy ve ailelerinin isimleri açıkça yazılı bulunmaktadır. Bunların Müslüman Oğuz Türk’ü Yörük Türkmen boylarından oluşan ailelerinin kimler olduğunu kayıtlarda belirtmektedir. İşte bu kayıtlarda, Ulu Önder Atatürk’ün atalarının, Anadolu’dan Konya ve Aydın yöresinden geldiği yazılmaktadır. Atatürk’ün dedeleri; Anadolu’dan Rumeli’ye gidip, Yunanistan’da Manastır Vilayeti’nin derbei bala sancağına bağlı bulunan

Kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Alüş Efendi derlerdi. Kocacık Nahiyesinin tamamen Türk’tür. Atatürk kocacık Nahiyesine yerleşen ailelerden olan Hafız Ahmet Efendi’nin torunudur. Hafız Ahmet Efendi’nin saçları kırmızı olduğu için adına; Kırmızı Hafız Efendi; derlerdi. Ulu Önder Atatürk’ün dedesi kırmızı Hafız Efendi kocacık Nahiyesinde ilkokul eğitmenliği yapmakta idi. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi de bu kocacık nahiyesinde dünyaya geldi.

Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendiye Alüş Efendi derlerdi. Kocacık nahiyesi tamamen Türk’tü. Burada yerleşenlerin çoğu Aydın ve Konya yöresinden gelen Türklerdir. Hatta bu aileler Yörük Türkmenleridir. Bu Yörük Türkmenlerinin Tanrıdağı ve Karagöz olduğu yukarıda adı geçen il yazıcı defterinde kayıtlı bulunmaktadır. Keza yine belgelerde Aktan ve naldöken Yörüklerinde buralarda bulunduğu yazılmaktadır.

Fetihnamelerde, buralardaki Konya Türklerine hudut gazileri ünvanı verildiği yazılmaktadır. Bu Türklere miri, Yörülen Türkmenlerden denilmekteydi. Ulu Önder Atatürk özbe öz Türk olup, Konya ve aydın yörelerinden gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde Hanımefendi’nin babası Aydından Selanik’e gitme çok asil bir ailenin evladıdır. Annesi Zübeyde Hanımefendi’nin babası Aydınlıdır.
____________________________________
  • sosyal medyadan göz altı sebepleri TCK 214 ve 217. lütfen yayın ve duyurun!

    - 214 -
    (1) suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, onbeş yıldan yirmidört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) tahrik konusu suçların işlenmesi hâlinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren sıfatıyla cezalandırılır.

    - 217 -
    (1) halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

    gaza gelip de "yakarız, yıkarız, devrim, yangın, ateş" gibi cümlelere gitmeyin. orantısız güç kullananlara karşı orantılı dil kullanın. olayların hangi tarafında olursanız olun, suç işlemeye tahrik herkes için geçerlidir.



15 Haziran 2013 Cumartesi

TESEV KANARYA SEVENLER DERNEĞİ DEĞİLSE... NEDİR

18.11.2011 13:28

Türkiye'nin gündemini yıllardır TESEV belirliyor ve yönetiyor!
Barış Yarkadaş'ın haberi ve değerlendirmesi yıllardır içinde hapsedildiğimiz ve akıl tutulması dediğimiz bu kapanın ironik bir tanımıdır aynı zamanda.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Quantum Bankerleri"nin taşeronu ünlü spekülatör George Soros'un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) Kurucu Üyesi (Sonradan üye değil, "vakfeden" üye!) olduğu ortaya çıktı.
CHP'de Genel Başkan olduğundan bu yana CHP'lilerde yarattığı karın ağrısının nedeni ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne yapmak istediği de anlaşılmış oldu böylece.
CHP'yi, "sola açıyoruz!" diyerek CIA ve Soros örgütlerinden beslenen TESEV'in kolu bir "Sivil Toplum Örgütü"ne indirgemek!
TESEV'i, "Soros'tan her yıl 2 milyon dolar alıyoruz, ne var ki!" diyen başkanı Can Paker'in her gün televizyonlarda "Kıbrıs-Annan Planı", "Azınlık Hakları", "Çok dillilik", "Anayasa'nın ilk dört maddesi" gibi Cumhuriyet'in yaşamsal konularında saatlerce konuşmasından anımsamayanlara şunu söyleyelim:
Hani, "Annan Planı"nı destekleme, "Amerika'da yapılan Anayasa", "Ermenistan'a zeytin dalı", "Açılım" gibi şok üstüne "şok" konularla karşılaştığımızda, "Bu abuk sabuk lanet gündemler de nereden çıktı!" dediklerimiz var ya işte bu TESEV'in üzerinde çalışıp buyurduğu ve uygulattığı konulardır!
TESEV Türkiye'yi yöneten "oligarşi"k isimlerin toplandığı bir merkez: Bütün basın yayın organlarını, partileri, üniversiteleri TESEV ve yandaşı kuruluşlar yönetiyor!
"Bu gazeteler niçin bizim değil, bu tv'ler, bu Sabancı, Bilgi, Boğaziçi, Koç vs.Üniversiteleri niçin bu kadar bize yabancı!" diyoruz ya işte bu yüzden!
Buyrun bazı kurucu isimler: Ethem Sancak, İnan Kıraç, Can Paker, Asaf Savaş Akat, Nuri Çolakoğlu, Osman Kavala, Tarhan Erdem, Gazi Erçel, Jak Kamhi, İshak Alaton Cüneyt Zapsu, Üstün Ergüder, Ergun Özbudun, Bülent Eczacıbaşı...
AKP iktidarıyla birlikte tüm Aydın Doğan Yayıncılık'ın Genel Yayın Koordinatörü'nün Tarhan Erdem olması nasıl açıklanabilir?
Nagehan Alçı'dan al haberi: "Kılıçdaroğlu ile Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Temsilcisi Hakan Altınay çok yakın dostturlar! Bunda garip olan ne var, TESEV'e neden üye olamasın ki?"
İşbölümü de yapmışlardır mutlaka: AKP Prof. Ergun Özbudun'a emanet, CHP Kemal Kılıçdaroğlu'na, diğer bazı "özgürlükçü!" sol partiler ve yan kuruluşları ise Osman Kavala'nın sorumluluğunda!
*
TESEV'in gerçek yüzünün ne olduğunu, kimlerle hangi faaliyetlerde bulunduğunu Mustafa Yıldırım, hastalıklarla ve yalnızlıklarla boğuşarak iğneyle kuyu kazar gibi çalışıp yazıp sabırla sebatla bize anlatmaya çalıştı oysa. Sivil Örümceğin Ağında ve Ortağın Çocukları'nı edinemeyenler en son çıkan The General Karanlık Vadilerde Şeyh-NATO İttifakı adlı kitabı okuyabilirler.
TESEV'in 2004'te yayınladığı "Çalışma Raporu"ndan aldığım bir "çalışma!"sı: "Aralık 2004’te TESEV Demokratik Değişim Gönüllüleri, Türkiye’de küçük azınlık gruplarının (Asuriler, Keldaniler, Protestanlar, Plebisiteryenler, Bahailer, Caferiler ve Yezidiler) temsilcilerinin katıldığı ve karşılaştıkları sorunları ve eşit vatandaşlığın tesisi için taleplerini paylaştıkları “İnsan Haklarında Gri Alanlar” başlıklı bir konferans düzenledi."
*
TESEV merkezini sık ziyaret edenler ve rapor sunanlardan birini ise şöyle itiraf ediyorlar, sağolsunlar: "29 Eylül 2004, Ahmet Davutoğlu bu yıl üçüncü TESEV ziyaretini Eylül ayı sonunda gerçekleştirerek gündemin hareketli konusu olan AB’ye ilişkin beklentiler ve AB’den gelecek karar seçenekleri karşısında Türkiye’nin takınması muhtemel tavırları üzerine yorumlarını iletti. Davutoğlu ayrıca, Irak’ın geleceği, Rusya’da yaşanan son gelismeler üzerine de katılımcıları bilgilendirdi."
*
TESEV'in  bir "solcu" gazetemizin sahibi olmuş kurucularından Osman Kavala'nın ilişkileri ise başka -ve çok önemli- bir çalışmayı gerektiriyor!
Maria Şatıroğlu
Odatv.com

Genç Sorosçular rahatsız!!

Bu “Ergenekon” işi ile çok mutluydular.. Kanlarına kan katılıyordu! Kemalizm can çekişiyordu ve Türkiye’ye istedikleri gibi yön verebiliyorlardı. (Lafı gelmişken, TV’lerde artık kafaya fes takıp cumhuriyete saldıran üşütmeler bile belirdi!!)
Derken acayip bir iş oluverdi!..
Burnu kalkmış bir “devşirme eleman”, silahı sahibine doğru çeviriverdi!! Salak işte!..
Eee, bu “soruşturma timi” de işi otomatiğe bağlamış, babasını tanımıyor!.. N’ooldu?!.. Soros cenahının “iyi çocuklarının” kapısı sabaha karşı çalınıverdi.. Yani Soros cenahının kapısı!.. Ardından da o acul bildiri geliverdi.. Aydınlar (!) endişelenmişlerdi..
Kimdi bu aydınlar?! Sayalım..
- İshak Alaton (Alarko Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı.)
- Hakan Altınay (Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Direktörü.)
- İbrahim Betil (Toplum Gönüllüleri Vakfı Başkanı.)
- Ayhan Bilgen (Mazlum Der eski Genel Başkanı.)
- Prof. Dr. Ayşe Buğra (Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi.)
- Prof. Dr. Üstün Ergüder (Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü.)
- Prof. Dr. Seyfettin Gürsel (Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Direktörü.)
- Prof. Dr. Ahmet İnsel (Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi.)
- Prof. Dr. Şerif Mardin (Sosyolog.)
- Osman Kavala (İş adamı, liberal solun etkin isimlerinden.)
- Müge Sökmen (Metis Yayınları kurucu ortağı, editör, çevirmen.)
- Sezgin Tanrıkulu (Diyarbakır eski baro başkanı, CHP Genel Başkan Yardımcısı.)
- Prof. Dr. Binnaz Toprak (Siyaset bilimci, CHP Parti Meclis Üyesi.)
Tüh tüh maşallah, Allah nazarlardan uzak kılsın cümlesini..
Birebir Soros muhipleri.. Biz hepsine değil de liste başı Bay İzak’a (İshak Alaton)
odaklanalım..
Pek mahir, münevver bir kişiliktir.. Şu sıralar daha da hızlı liberal olan İzak Alaton!..
Göğsünü iktidara paspas eden İzak Bey, galiba Mavi Marmara vahşeti sırasında da İsrail’i yönetenlere giydirmişti de gözlerimiz yaşarmıştı, kendisine duyduğumuz medyunu şükranlık nedeniyle..
İyidir, hoştur ve müthiş uyanıktır, öyle olduğu için de Türkiye’nin krema tabakasında yer almıştır..
Türkiye’nin krema tabakasında yer almanın ön koşulu, iktidara gelene ağam, gidene paşam demeyi bilmekten geçer.. İzak Bey, bu darb-ı meseli geliştirmiş “gelene ağam diyeceksin, gittikten sonra gelene paşam diyeceksin ve o geldiğinde giden ağam diyeni de b..layacaksın kuzum!!” haline getirmiştir..
Nitekim, geçen gün birdenbire zuhurla “Özal, Demirel, Çiller birer kuklaydı” deyiverdi..
Hadi neler dediğine bakalım da biraz
eğlenelim..
“O tarihlerde, Türkiye’yi yöneten askerdi. Ankara’da hükümetimsi bir şey vardı. Bu bazen Demirel, bazen Özal, bazen Tansu Çiller oldu. Ama kim olursa olsun sahnede oynayan kuklaydı” .
Bendeniz acizane bu beyefendinin, şimdi toprakta olan ortağı Üzeyir Garih’le, şimdi b..kladığı liderler karşısında nasıl gerdan kırdıklarına bizzat şahit olma fırsatı bulmuş bir garip kişiyim..
Üzeyir ve İzak rahmetli Turgut Bey’i yere göğe sığdıramazlardı.. Bu yüzden de şirketleri Türkiye’ye sığmaz olmuştu... Sonra Çiller’in önünde reveransları muhteşemdi.. Hatta kadın Başbakan olduğunda “Sizi dünyaya biz pazarlayalım n’oolur” diye yalvarıyorlardı da, devlet “Kadın Başbakanı pazarlamak da ne oluyor” diye frene basmış Çiller de surat asmıştı!!
Dahası da şudur.. Bu İzak Alaton, 90’lı yılların başından itibaren Türk Devletini teslimiyete zorlayan raporların, Soros’a koç başı olan kadroların başında gelir..
Ama muhteremlerin 12 Eylül generalleri karşısındaki duruşlarının da mükemmel olduğu söylenir..
Hele hele bu Bay İzak Alaton’un Zonguldak ve havalisindeki kömür ocaklarının hemen kapatılması ve yerine somon balığı yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi gibi bir önerisi vardı ki..
Bütün kömür işçisini pek mutlu etmişti..
Bay Alaton kendisini iktidarla özdeşleştirme gayretinde ama bana göre Y-CHP de mensubiyetinden büyük bahtiyarlık duyabilir mesela!..
Şu sıra “müthiş endişeli” Bay İzak ve cemaati.. Devlete giydiren elemanlara ışık tutulmasına sebep olan bir operasyona düşüldü.. Maazallah ya ahali titreyip kendine dönerse bu Soros çiftliğinin ördeklerinin hali nice olur?!!

GÖK: CHP'Yİ SOROSÇU TESEV YÖNETİYOR

Siyaset - 09 Temmuz 2012 10:31

CHP’de kurultay hazırlığının yapıldığı şu günlerde; CHP Mersin Milletvekili ve PM üyesi İsa Gök’ten Kılıçdaroğlu’na zehir zemberek suçlamalar...

“Yeni CHP; Atatürk, İnönü ve devrimci köklerinden tamamen uzaklaşmış, Kemalizm ile hesaplaşma içine girmiştir... Partiyi Sorosçu TESEV kadroları yönetmektedir.”
CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyesi İsa Gök’ün, geçen hafta yapılan PM toplantısında okunan faaliyet raporuna itiraz ettiği ortaya çıktı. “Muhalefet şerhimdir” dediği itirazlarını 7 sayfalık bir bilgi notu haline getiren Gök, partisini ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yerden yere vurdu.
“CHP, DEVRİMCİ KÖKLERİNDEN UZAKLAŞIYOR”
Gök, partisinin “yenileşme”, “değişme” ve “büyüme” iddiasıyla yola çıktığını, ancak “başkalaşım” yaşadığını söyledi. “Yeni CHP” sloganıyla yola çıkıldığını ve partinin tüm kuruluş felsefesi ve ilkeleriyle büyük bir mücadeleye girişildiğini ileri süren Gök, “Yeni CHP Atatürk’ten, İnönü’den, laiklikten, halkçılıktan, devletçilikten, Cumhuriyet devrimi değerlerinden, CHP’nin devrimci köklerinden tamamen uzaklaşmaktadır” dedi.
“CHP YÖNETİMİ, KEMALİZMLE HESAPLAŞIYOR”
CHP’nin “geçmişiyle hesaplaşma kılıfı” altında partinin geçmişinin inkâr edildiğini belirten Gök, “Emperyalizmin de isteği olan Kemalizmle hesaplaşma kavgası içine CHP yönetimi adeta yarış halinde girmiştir. Bu anlamda Sayın Genel Başkan’ın söylediği, ‘AK Parti iktidarına karşı mücadele ederken, ben bazen kendimi 1940’lar CHP iktidarına karşı mücadele ediyormuş gibi sanıyorum. Çünkü AK Parti iktidarı aynen 1940’lar CHP iktidarının ortamını, koşullarını yarattı’ şeklindeki sözleri, parti yönetiminde gelinen noktayı ortaya koyması açısından ibret vericidir” diye konuştu.
“CHP, ATATÜRK’ÜN PARTİSİ OLMAKTAN ÇIKTI”
CHP çatısı altında bugüne kadar gündeme getirilmesi teklif dahi edilemeyen konuların tartışılır hale geldiğini vurgulayan Gök, şunları söyledi: “Yeniliyoruz vurgusuyla kuruluş felsefesinin dışına çıkılmış, kurucu liderimiz Atatürk’ün partisi olmaktan tamamen sapılmıştır. Yeni CHP yönetimi parti tabanından ısrarla saklanan Van Çalıştayı kararları ve son zamanlardaki yol haritası olarak sunulan belge ile etnik kökenciliği istismar edecek olanlara hizmet edercesine, ülke insanını etnik bir sınıflamaya tabii tutmaktadır.”
“CHP’Yİ TESEV YÖNETİYOR”
Yeni CHP yönetiminin tutuklu iki milletvekilinin haklarını savunmada bile yetersiz kaldığını belirten Gök, partiye olan güvenin iyice sarsıldığını söyledi. CHP yönetiminin TESEV ve SOROS’la kol kola olduğunu vurgulayan Gök, şunları söyledi: “TESEV kadrolarının yönlendirdiği ve hatta yönettiği yeni CHP yönetimi şunu bilmelidir ki, TESEV ve SOROS sol değildir, devrimci değildir; emperyalizmin kollarıdır, parmaklarıdır. Herhalde emperyalizm ve kapitalizme sol diyebilecek bir fikir şaşkınlığı yoktur.”
Yeni CHP’nin bölücülüğü cesaretlendirdiğini belirten Gök, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ulus devlet yapısının tahrip edilmesinde Cumhuriyetimizi kuran partimizin adının yer aldığını görmek, bu partiyi antiemperyalist bir mücadele odağı kabul edenler açısından içler acısı bir durumdur. Ülkemiz bölünmenin, etnik ve inanç çatışmalarının eşiğine getirilmiştir.”
Ufuk Tarhan - 15 Haziran 2013 , 15.06.2013 Bu yazı 455 kişi tarafından okundu Bu bölümdeki tüm yazılar
Devrim Danışmanları, Devrim Koçluğu, Siparişle Yapılan Devrimler! #direngezi
Dünya değişiyor, teknolojik değişimler her yerde büyük dönüşümler gerçekleştiriyor. Yasa
dışı 
oluşumlar yerinde sayacak değil ya... Doğal olarak anarşi ve anarşistler, ortalık karıştırıclar da
transformasyon geçiriyor. Yeni yetkinlikler kazanıyor...

Artık devrim yapmak, isyan çıkartmak epeyce de para kazandıran “profesyonel işlerden, mesleklerden”
sayılıyor...
 

Gezi olayları sırasında Twitter ve diğer kanallardan akan pek çok video arasından gelen şu ikisi oldukça
anlamlı ve birbirini tamamlayıcı nitelikte.
Lütfen üşenmeyin ve izleyin...
 Olan bitene farklı bakmayı,
derin düşünmeyi sağlayacak, sarsıcı belgesel tadında. Kısaca özetlemeye 
çalışayım; 

1- Arap Baharı mı Taksim ya da Beşiktaş mı? 

Vidoyu izlemek için fotoğrafa tıklayın


Avrupa’daki ayaklanmaları ve özellikle Arap baharını özetleyen ilk videodaki detaylar, tüyler ürpertici
biçimde 
Gezi Olayları’nda izlediklerimizle aynı sahneleri yansıtıyor. 
Ve dikkatle izleyince fark ediyorsunuz ki hemen hemen aynı ajitasyon adımları, taktikler ve araçları
kullanılmış;
 

-        Polislerin kıyafetleri ve tavırları
-        Yanlarındaki eli sopalı siviller
-        Su ve gaz püskürtme sahneleri
-        Kalabalığı ajite eden yerli-yersiz dayaklar, darplar
-        Restgele gaz sıkmalar, su püskürtmeler
-        Halkın arasına hızla giren araç
-        Su püskürten müdahale aracının önüne çıkan siviller
-        Evlerden sokağı gizlice çeken çaresiz insan videoları
-        Mikrofon tutulan halkın “ilk defa böyle sivil bir direnişe katılıyorum” deyişleri
-        Halkın olaylar sonrası sokakları temizlemesi,
-        Kutlamalar, bina işgalleri
-        Nereden yayın yaptığı bilinmeyen yüzü kapalı devrimcilerin internetten kaçak yayınları
-        Orantısız güç kullanımı
-        Başlangıçta, polislerin kalkanlarına çiçek koymak, halkın sempatik, barışçıl girişim görüntüleri 

2- Sivil İtaatsizlik ve Barışçıl Direniş  Eğitimleri... 

Vidoyu izlemek için fotoğrafa tıklayın


İkinci videoda
 
Gene Sharp’ın “Sivil İtaatsizlik” kitabı ile “barışçıl direniş için eğitilen” profesyonel
devrimcileri 
ve nerelerde, nasıl isyan, toplumsal olay, devrim çıkardıklarını, bunlar için nasıl stratejik
çalışmalar yaptıklarını izleyeceksiniz.
 
Çoğu, tüm bu örgütlü ve uzun soluklu çalışmaların ABD’nin yeni Küresel ve Ortadoğu Planına* destek
veren bireyler, ülkeler tarafından  
finanse edildiğini belirtiyor.

Otpor (direniş)...

Profesyonelleşen ve dönüşen terör piyasalarında Otpor (direniş) adıyla ünlenen örgüt/şirket yapısındaki oluşumlar pek çok olayın arkasında duruyor.
Yöneticileri üniversitelerde seminerlere katılıyor...  Bringing Down a Dictator videosu,
#OccupyBulgaria markasının yaratıcısı
Otpor’un en başarılı işlerinden biri olarak yayınlanıyor.

Ve bu işlerden para kazanan devrim/isyan/toplumsal karmaşa/sivil direniş yaratan profesyonel
devrimciler; stratejisyen-eğitmen
 
olduklarını belirtiyor, kendilerine devrim sipariş edenleri
müşterimiz” diye anlatıyorlar... Devrimlere, isyanlara da “kampanya” diyorlar...

Ukrayna Devriminde görev alan eski aktivistlerden Dimytro Potekhin şimdilerde, Skype aracılığı ile
Devrim Koçluğu” yapıyor. Hatta
LinkedIn´de profili var ve meslek kısmında "independent policy
analyst & third sector consultant
" yazıyor (bağımsız politika analisti ve 3. sektör danışmanı, yani
devlet ve özel sektör dışı, bağımsız siyasi, anarşist, belki facilitator-kolaylaştırıcı.
.. Artık ne denirse...)

Videoda, Ukrayna devrimi için 1 Mio$ aldığını ve bunu oy çalmak isteyen tarafların verdiğini anlatıyor.

 

İçlerinde en işinin ehli olan Srdja Popovic ise Otpor´un eski liderlerinden, anarşinin, sivil
itaatsizlik olaylarının eski kışkırtıcalırından. Şimdilerde 
çok açıkça taktiklerini ve bir ortalık
karıştırıcısının sahip olması gereken yetkinlikeri
 TED´de dahi  anlatıyor...

LinkedIn
profili çok havalı ve akademik.. Artık ortalık karıştırıcılık deneyimlerini eni konu işe
dönüştürmüş vaziyette. 
Mesleği  kısmında; "Director of CANVAS (Centre for Applied Non Violent
Actions and Strategies), Serbia" yazıyor. 
 Kibar adıyla "Sivil İtaatsizlik Kampanyaları" konusunda
uzman, danışman...


Popovic diyor ki; 



- Önce insanları meşgul edecek ve bir grup olduklarını hissettirecek ortak noktalar yaratacaksın.
- Davadaşlık duygusu yaratacak semboller türeteceksin.
- Aynı tarz giyinmelerini, şarkılar söylemelerini ve ışıklarla, renklerle coşmalarını sağlayacaksın.
- Askeriyede de böyledir. Bir amaç uğruna buradayız meşguliyet, korkuyu yok eder. Cesareti arttırır.
- Mısır’da tüm bu taktikler aynen başarıyla uygulandı, onun için de başarılı oldu. 

Devrim siparişinin kolayında yolsuzluk, zorunda dikta karşıtlığı ayarı veriliyor...



Devrimlerin strateji kurgusu müşterinin istediği senaryonun zorluk derecesine göre yapılıyor...

Profesyonel Devrimciler ve Devrim Koçları itibarsızlaşması ya da ayar verilmesi gereken ülkelerde;

- Eğer müşteri hafif, kolay bir senaryo istiyorsa “yolsuzluğa karşı mücadele
- Daha karmaşık ve ağır bir senaryo istiyorsa “diktaya karşı devrim çıkarmak” gibi alternatifler
   üzerinde çalışıyoruz.

- Halkı coşturmak için sokakta pek çok dramatize etme ve eğlenme modellerimiz var.
- Her devrimin sembolleri, markası oluşturuluyor. Öreğin Ukrayna’da turuncu, Gürcistan’da gül,
   Kırgızistan’da lale,
 Beyaz Rusya’da kot devrimi gibi sembolleşen unsurlar kullanıldı.
- Çalışmalarını bilgisayarlarda, savaş oyunu gibi 3D simülasyonu programlarıyla yapıyoruz.
- En bilinen taktikler “bilirsiniz işte; protestolar, bina işgali, şehri bloke etmektir”.
- Bir rock konseri düzenleyip, toplanan kalabalığı tarafınıza çekmekten farklı bir şey değil aslında
   yaptığımız...

gibi bilgileri fütursuzca anlatıyorlar... Burada Mısır Devriminin nasıl kurgulandığını izleyebilirsiniz.

ki yukarıda sıralanan pek çok taktiğin Gezi Olayları´nda aynen uygulandığına hep beraber şahit olduk...


ABD´nin Büyük Ortadoğu Projesinin Haritası:




*Hatırlatma; George Bush 2004’de G8 Zirvesinde Büyük Ortadoğu Planı’nı ilan etmişti ve tüm
Ortadoğu’yu, Müslüman ülkelerini 
“Serbest Pazar Cenneti” haline getirme planlarını dünyaya
duyurmuştu. Türkiye’ye o planda düşen görev, Arap ülkelerine ve Kuzey
 Afrika’ya, Ilımlı-İslami Lider
olarak Ticaret Köprüsü kurmak idi. O köprünün kurulması için hazırlıklar cemaat olarak bilinen kanatla
başlamış, Türkiye’nin başına İslami değerlere ağırlık veren bir hükümet ve Cumhur Başkanı geçmişti.

Aklıma takılan sorular?

- Ben basit bir internet video araması ile bunlara ulaşabildiysem, onca istihbarat örgütü, olanağı olan
   devlet bunlara nasıl daha önce ulaşamadı? Vidolar açıkça YouTube´da yer alıyorken...


- Neden daha olay çok küçükken kontrol altına alınabilecekken, özellikle 31 Mayıs ve 1 Haziran´da tüm
   yetkililer ölüm sessizliğine büründü ve orantısız güç kullanan polisle, biber/su terörü yapan polisle ve  
   profesyonel kışkırtıcılarla baş başa bıraktı ve onca kalabalıkların oluşmasına, diğer illere sıçramasına
   izin verildi?

İşte Gezi’ye en çok tweet atan yabancı ülke!

15 Haziran 2013 12:12
Olayların başlamasından sonraki 14 günlük süreçte paylaşılan 13,5 milyon Twitter mesajı, Türkiye’den sonra en çok Amerika, İngiltere ve Fransa’dan gönderildi.
Taksim Gezi Parkı odaklı olayların başladığı 31 Mayıs’tan 14 Haziran’a kadar konuyla ilgili yaklaşık 13,5 milyon Twitter mesajı paylaşılırken, yabancı ülkelerden ve dillerden gönderilen yüzbinlerce Twit dikkat çekiyor.
İş dünyasının sosyal ağı Linkedin’in Türkiye Bölge Yöneticisi Ali Rıza Babaoğlan tarafından Twitter’dan alınan bilgilerle hazırlanan çalışmaya göre, Gezi Parkı odaklı gelişmelerin devam ettiği 14 günlük süreçte 1,2 milyonu görüntülü ve fotoğraflı olmak üzere yaklaşık 13,5 milyon Twitter mesajı paylaşıldı.
EN ÇOK HANGİ ÜLKEDEN
Paylaşılan Twitter mesajlarının Türkiye’den sonra en çok Amerika, İngiltere ve Fransa’dan gönderildiği gözlenirken, mesaj dili olarak da Türkçe’nin dışında en fazla İngilizce, İspanyolca ve Almanca’nın kullanılması dikkat çekti.
Araştırmada, “direngeziparki, occupygezi, direnankara, taksim ve direngezi” etiketleri olmak üzere beş etiket grubundan gönderilen 13 milyon 458 bin 608 mesaj ayrı ayrı incelendi.
- “direngeziparki” etiketi
Çalışmada, “direngeziparki” etiketiyle toplam 7 milyon 285 bin 277 Twitter mesajı detaylı analiz edildi ve bunların 31 Mayıs’ta 2 milyon 619 bin 775 mesaj paylaşımı ile en yüksek sayıya ulaştığı gözlendi. Olayların başlangıcından itibaren gönderilen tüm mesajların 687 bin 708’inin fotoğraf, 25 bin 169’unun video içerik ile gönderildiği belirlendi. 7,2 milyondan fazla mesajın 5 milyon 343 bin 923’ünün Türkçe, 684 bin 324’ünün İngilizce, 84 bin 294’ünün Almanca, 21 bin 228’inin Fransızca, 16 bin 377’sinin İspanyolca ve 2 bin 848’inin Rusça olduğu tespit edildi.
- “occupygezi”
Araştırmada, “occupygezi” etiketiyle paylaşılan toplam 2 milyon 877 bin 320 Twitter mesajının 1 Haziran’da 628 bin 841 paylaşım ile en yüksek rakamına ulaştığı görüldü. Olayların başlangıcından itibaren gönderilen tüm mesajların 265 bin 089’unun fotoğraf, 13 bin 386’sının video içerik ile gönderildiği, paylaşılan 2,8 milyondan 1 milyon 256 bin 275’inin Türkçe, 1 milyon 110 bin 340’ının İngilizce, 148 bin 683’ünün Almanca, 82 bin 751’inin Fransızca, 78 bin 799’unun İspanyolca ve 4 bin 914’ünün Rusça olduğu gözlendi.
- “direnankara”
Araştırmaya göre, “direnankara” etiketiyle paylaşılan toplam 2 milyon 105 bin 346 Twitter mesajı 2 Haziran’da 574 bin 228 paylaşım ile en yüksek sayısına ulaştı. Olayların başlangıcından itibaren gönderilen tüm mesajların 192 bin 506’sının fotoğraf, 7 bin 512’sinin video içerik ile gönderildiği, paylaşılan 2,1 milyondan fazla mesajın 1 milyon 719 bin 468’inin Türkçe, 195 bin 572’sinin İngilizce, 3 bin 916’sının Almanca, 3 bin 292’sinin İspanyolca, bin 696’sının Fransızca ve 148’inin Rusça olduğu belirlendi.
- “taksim”
Çalışmada, “taksim” etiketiyle paylaşılan toplam 341 bin 129 Twitter mesajının 1 Haziran’da 66 bin 708 paylaşım ile en yüksek sayısına ulaştığı görüldü. Olayların başlangıcından itibaren, tüm mesajların 34 bin 921’i fotoğraf, 944’ü video içerik ile gönderilirken, paylaşılan 341 binden fazla mesajın 107 bin 924’ünün İngilizce, 84 bin 727’sinin Türkçe, 11 bin 448’inin Fransızca, 11 bin 134’ünün İspanyolca, 10 bin 426’sının Almanca ve 483’unun Rusça olduğu tespit edildi.
- “direngezi”

Gezi Parkı odakla gelişmelerde “direngezi” etiketiyle paylaşılan toplam 849 bin 554 Twitter mesaj ise 11 Haziran’da 143 bin 095 paylaşım ile en yüksek sayısına ulaştı. Bu etikekli tüm mesajların 50 bin 047’si fotoğraf, 2 bin 544’ü video içerik ile gönderilirken, 843 binden fazla mesajın 629 bin 663’ü Türkçe, 66 bin 123’ü İngilizce, 3 bin 193’ü Almanca, bin 762’si İspanyolca, bin 381’i Fransızca ve 429’u Rusça oldu.